Yetenek kavramını düşünürken, öncelikle basit bir mantık düzleminden yola çıkmalıyız. Kurguladığımız mantık düzlemi, bir çocuğun dünyasını keşfetmeye çalışan , aslında basit, günlük, sıradan olay ve durumların bizim için ve ( öncelik)”çocuk için” ne anlama geldiğini çözmeye gayret eden bir bakış açısıdır. Yeni doğmuş bir bebeği, bu mantık düzleminde gözlemlemeye başlayan bir anne baba için çocuktaki; bir diğerine benzemeyen basit sıradan günlük davranış biçimlerini anlamlandırma bilinci oluşacaktır. Bebeğini erken evrede bu bakış açısı ile gözlemlemeye başlayan bir ailede doğmuş bir çocuğun, başlarda sıradan -basit -günlük tutum ve davranış biçimleri; ilerleyen süreç ve yaş evrelerinde yetenekleri veya yeteneğinin özelleştirilmesi olarak sıradan günlük olmaktan çıkacak ve “yetenek ”kavramı ile anılmaya başlayacaktır.
Yetenek Ve Çocuğun Günlük Davranış -Tutum İlişkisi
Daha ilk bebeklik evresinde bir çocuk , kendinde var olan içsel dürtü ile baş gösteren yeteneğini nedenini anlamlandıramadan davranış ve tutum olarak yansıtmaya başlar. Aslında kendi içinde farkındadır bu yeteneğin; ancak henüz bilinçsel ve bedensel olarak gelişim süreci devam ettiği için , bu durumun ne anlama geldiğinin tam bilincinde değildir. Bulunduğu aile ve çevre şartlarına göre kendince bazı imgesel, hissi içsel düşünce-öz bilinci vardır. Ama bunu ifade etmede ve anlamlandırmada yeterli fizyolojik gelişimi olgunlaşmadığı için , kendi içinde tutmayı tercih eder. Çünkü henüz, çevre-dünya -yaşam anlamlandırması kafasında net olarak biçimlenmemiştir. Yani doğum sonrası var olduğu ortamı henüz tanıma ve şartlarını kavrama gibi yaşamsal olgunluğa bilinç noktasında erişememiştir.“ Bu içsel his veya dışa vuran davranış biçiminden emin değildir. ”Bulunduğu aile ortamının bu konuda bilinci ve hakimiyeti ona imdat gibi yetişir.”
Örneğin , ilk bebeklik evresi bile olsa; çocuğunu yemekte aynı masada uygun şartları sağlayıp , oturtmayı tercih eden bir anne babası varsa ,bu çocuk için ilk evreden başlayan doğru ortam sağlanmış olacaktır. “Çünkü ;günlük sıradan aktivite ve olay-durumların, yetenek keşfetmede birincil önveri olabileceği gerçeği , çocuk için aile tarafından benimsenmiştir. ”“Ailesiyle birlikte , en baştan ( doğum sonrası) her ortama katılan bir çocuğun aynı zamanda yetenek keşfinde birinci şart olan “etkin bir gözleme” de tabi tutulması da gereklidir.”
Yetenek Keşfinde Gözlem Ve Aktivite
Yetenek keşfinde, ailenin çocuğu ilk bebeklikten başlayarak , günlük aktivitelere dahil etmesinin yanında onu sıkı bir de gözleme alması, aktiviteye katılması kadar önemelidir gözlemleme , Çocuğun her anını ve özellikle günlük aktivitelerde baş gösterebilecek olan özel bir yeteneğinin ya da bazı farklı yeteneklerinin ortaya çıkarılması , keşfi ve geliştirilmesi için ;ailenin çocuğu kalıcı teknolojik ve klasik araçlar ( kamera-özel fotoğraf -video -Form doldurma-defter tutma-albüm vs. ) gibi araç ve aletlerle kayıt altına alma biçiminde sağlam-ciddi -özverili-samimi bir tavır ile olmalıdır .”“Günlük aktivite, ailenin gün içinde bireysel veya topluca yaptığı her şey olarak düşünülmelidir. ”
Öncelik Yemek, sohbet, misafirlik , ev işleri , evcilik oyunları /diğer gurup oyunları, okuma , konuşma, fıkra anlatma, şiir okuma, şarkı söyleme, masal anlatma , dinleme , film izleme vs. Saatleri ifadesi olmadan -bu saat koyma kalıplar ve kural çağrışımı erken evrede çocuğu kısıtlamaya neden olabilir. Çünkü Kendiliğinden oluşturulan ortamlar hep daha beklenmedik-doğal -dürtüsel davranışları ortaya çıkarır .
“Yetenek kavramının, en çok doğallık kavramı ile bağı vardır.”
İçsel dürtü gibi ortaya çıkan yeteneklerin keşfinde, çocuğa oluşturulacak ortamların günlük aktivite ile sağlanması bu yüzden oldukça önemlidir. Örneğin yemek sırasında , bir çocuğun aile sohbetine katılması , konuşmaya çalışması ,dinlemesi, sorular sorması ( yemek veya konuşulan her konuda olabilir …) onun dil yeteneği keşfinde oldukça etkin bir önveridir .“Aynı zamanda çocuğun dil yeteneğinin ve diğer birçok yeteneğinin de keşfine ortam hazırlar.”Veya yemek masasında eline kaşık verilen bir erken evre çocuğu, kendi yemeğini yemesi sırasında , elindeki kaşığı incelemesi , sorgulaması , masaya veya tabağa vurması çocuk için “en doğru yetenek tespiti -gelişimi -gözlemleme ortamı ”verileri olacaktır. Bu sıradan aktiviteye, çocuğu dahil eden ve onu uygun şekilde gözlemleyerek, yeteneklerini keşfedip geliştirmeye çalışan aile için ;ayrıcalıklı abartılı , kural kokan, sınırlayan, doğallıktan uzaklaştırılarak yeteneklerden de koparılan yanlış ortamlar gereksiz görülecektir.
Çocuk Ve Yetenek
“Her çocuğun mutlaka, kendine has bir yeteneği vardır. ”Bu yetenek , fark edilip uygun dönütlerle beslenerek” özelleştirilerek” çocukta kalıcılığı sağlanmalıdır. İllaki akademik başarı ile kıyaslama yapmadan, çocuğun o yeteneğini çok önemsediğinin bilincinde ve onu destekleyici bir tutumla o özel yeteneği, üstün yeteneğe dönüştürebiliriz. Örneğin sayısal veya sözel alanda akademik bir başarı gösteremeyen bir çocuğu , yeteneksiz diye yaftalamadan ; erken evreden son çocukluk (0-2, 6- 18) evresine kadar günlük aktivite ortamlarına dahil ederek onda var olabilecek özel bir yeteneği keşfetmeye , geliştirmeye ve özelleştirmeye çalışarak uygun gözlem verilerini değerlendirerek çocuğun özel yeteneğini değerli kılmalıyız.
Bu anlayış, tamamıyla çocuğun günlük aktivitelerde çeşitli biçimlerde dışavuran her türlü davranış ve tutumlarının ;onun özel yeteneği olabileceği tavrında bir bakış açısı ile olmalıdır .